İletişim: 552 236 8146 -Araştırmacı Yazar

Potansiyel ve Başarı Arasındaki İnce Çizgi : Heyecanı Kontrol Edebilmek

Edebi

Başarı, çoğu zaman rakamlarla, istatistiklerle, puanlarla ölçülür. Akademik alanda ise bu yaklaşım neredeyse tartışılmaz bir norm haline gelmiştir. Öğrencilerin yıl boyunca verdikleri emek, girdikleri sınavlardan aldıkları puanlarla değerlendirilir. Oysa bu puanların, bireyin gerçek potansiyelini ne ölçüde yansıttığı meselesi, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sorudur. Zira başarı, yalnızca bilgi ve hazırlıkla değil; aynı zamanda o bilgiyi doğru zamanda, doğru şekilde ortaya koyabilme becerisiyle de şekillenir. Bu noktada, kişinin heyecanını kontrol edebilme yetisi, yani otokontrol devreye girer.

Özellikle sınav gibi yüksek stresli ortamlarda heyecan, bireyin zihinsel süreçlerini doğrudan etkileyebilir. Bildiğini unutmak, soruyu yanlış okumak, zaman yönetimini yapamamak gibi hataların ardında çoğu zaman yetersizlik değil, kontrolsüz heyecan yatar. Bir öğrenci, aylarca süren çalışmasının ardından girdiği sınavda, sadece heyecanına yenildiği için düşük bir puan alabilir. Bu durumda alınan not, onun bilgisini ya da emeğini değil, sınav anındaki ruh halini yansıtmaktadır. Dolayısıyla, salt puanlar üzerinden yapılan başarı değerlendirmeleri, çoğu zaman eksik ve yanıltıcıdır.

Otokontrol, bireyin kendi içsel dürtülerini, duygularını ve tepkilerini yönetebilme becerisidir. Bu beceri, özellikle heyecanın baskın olduğu anlarda hayati önem taşır. Örneğin, bir öğrenci sınav sırasında kalbinin hızla çarptığını, ellerinin titrediğini fark ettiğinde paniğe kapılmak yerine birkaç derin nefes alarak zihnini toparlamayı başarabiliyorsa, otokontrolünü kullanıyor demektir. Bu beceri, doğuştan gelen bir özellik olmaktan ziyade, zamanla geliştirilebilecek bir yetenektir. Sınav simülasyonları yapmak, nefes egzersizleri uygulamak veya zihinsel dayanıklılığı artırmaya yönelik çalışmalar, otokontrolün güçlendirilmesinde etkili yöntemlerdendir.

Toplum olarak başarıyı tanımlarken, yalnızca sonuçlara değil, sürece de odaklanmamız gerekir. Bir öğrencinin potansiyelini doğru analiz edebilmek için, onun heyecan yönetimi gibi duygusal becerilerini de göz önünde bulundurmalıyız. Belki de en yüksek puanı alan değil, heyecanına rağmen bilgilerini en iyi şekilde ifade edebilen öğrenci, asıl anlamda başarılıdır.

Sonuç olarak, başarıyı değerlendirmek sadece rakamlarla yapılabilecek kadar basit bir iş değildir. Özellikle akademik başarılarda, heyecanını kontrol edebilen bireylerin gerçek potansiyellerini ortaya koyabildiği, dolayısıyla daha sağlıklı değerlendirmelere tabi tutulabildiği unutulmamalıdır. Otokontrol, bu sürecin anahtar kavramıdır ve her bireyin geliştirmesi gereken hayati bir yetkinliktir.


error: İçerik korunmaktadır !!