Araştırmacı Yazar

Beklenen Büyük İstanbul Depremine Karşı Alınabilecek Tedbirler

Gündem

Giriş 2025 yılının Nisan ayında, İstanbul’da meydana gelen dünkü deprem, Marmara Bölgesi’nin sismik gerçekliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kandilli Rasathanesi ve AFAD verilerine göre büyükşehirde hissedilen bu deprem, şehir halkında endişe yaratmış ve “Beklenen Büyük İstanbul Depremi”ni yeniden kamuoyunun gündemine taşımıştır. Bu makalede, dün yaşanan depremin bilimsel açıdan analizi ile birlikte, olası Büyük İstanbul Depremi’nin jeolojik ve sismolojik açıdan değerlendirmesi yapılacaktır.

Dün Gerçekleşen Depremin Bilimsel Değerlendirmesi 23 Nisan 2025 tarihinde gerçekleşen deprem, İstanbul’un batısında, Marmara Denizi’nde, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzey koluna yakın bir noktada meydana gelmiştir. Ölçüler, depremin yüzey derinliğinin 10 kilometre civarında ve büyüklüğünün 4.7 ile 5.1 arasında değiştiğini göstermektedir. Bu tür depremler, “orta büyüklükte” sınıflandırılmakta olup, genellikle yapısal hasar oluşturmazlar; ancak şehir yapılarının dayanaklılığına bağlı olarak farklı etkiler yaratabilirler.

Bu deprem, bölgedeki gerilimin bir sonucu olarak değerlendirilmekte olup, Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki enerji birikiminin devam ettiğine işaret etmektedir. Sismik aktivitenin bu şekilde sürekli olarak izlenmesi, büyük bir depremin olasılığını azaltmaktan ziyade, bölgede biriken enerjinin varlığına dair bir uyarı olarak kabul edilmelidir.

Beklenen Büyük İstanbul Depremi Kuzey Anadolu Fay Hattı, Türkiye’nin en aktif ve tehlikeli fay sistemlerinden biridir. Tarihsel kayıtlar, bu fay hattında 1939 Erzincan depremi ile başlayan ve batıya doğru ilerleyen bir deprem zinciri olduğunu göstermektedir. Bu zincirin son halkasının, İstanbul açıklarında kırılması beklenmektedir. Bilimsel modellemeler, İstanbul açıklarında gerçekleşecek olası bir depremin 7.2 ile 7.6 büyüklüğünde olabileceğini öngörmektedir.

Bu büyük çaplı deprem, sadece can ve mal kaybı açısından değil, aynı zamanda kritik altyapı sistemleri (elektrik, su, iletişim, ulaşım) açısından da çok ciddi riskler taşımaktadır. Yerel yönetimlerin, kamu kurumlarının ve bireylerin bu gerçekliğe uygun olarak hareket etmesi, olası felaketin etkilerini azaltmada belirleyici olacaktır.

Sonuç ve Öneriler Dün gerçekleşen deprem, İstanbul için bir uyarı niteliğindedir. Bilim insanlarının çoğu, Büyük İstanbul Depremi’nin önündeki zaman aralığının daraldığı konusunda hemfikirdir. Bu nedenle, İstanbul’da ikamet eden vatandaşlara yönelik bazı kritik öneriler şu şekildedir:

  • Mümkünse, şehrin dışına, daha az sismik risk taşıyan bölgelere taşınma düşünülmelidir.
  • Taşınma imkânı olmayan bireyler, konutlarının depreme dayanıklılığını uzmanlara inceletmeli ve güçlendirme çalışmaları yaptırmalıdır.
  • Her evde bir ilk yardım çantası bulunmalı ve düzenli olarak güncellenmelidir.
  • Deprem anında yapılması gereken eylemler (çök-kapan-tutun, gaz-elektrik-kapı kontrolleri vb.) aile üyeleriyle birlikte önceden çalışılmalıdır.
  • Her aile bir “acil durum eylem planı” hazırlamalı ve toplanma alanları belirlidir.
  • Mümkünse, ilk yardım eğitimi alınmalı ve afet sonrasında komşulara destek olabilecek bilgi ve beceriler kazanılmalıdır.

Sonuç olarak, deprem gerçeğiyle yaşamanın bir gereği olarak, bireysel ve kurumsal önlemler artırılmalı, farkındalık yaygınlaştırılmalı ve bilimsel veriler doğrultusunda hareket edilmelidir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerik korunmaktadır !!