“DM Kutusu” ve Diğer Modern Mitler

Sosyal medyada gezinirken bir tweet çarptı gözüme:
“Kadınlar için hayat çok kolay değil mi? En çirkin kızın bile DM kutusunda onlarca erkek mesajı var. Canı sıkıldığında birini seçip date’e çıkabilir. Ama biz erkekler için bu bile çaba gerektiriyor.”
Okurken bir yandan gülümsedim, bir yandan da düşündüm. Haklı mı? Haksız mı? Yoksa çokça “yaralı mı”?
Modern çağın flört dinamiklerine dair söylenebilecek çok şey var. Ama önce şunu bir kabul edelim: DM kutuları gerçekten birer sosyal laboratuvar. Özellikle kadınlar için. Tanımadığı adamlardan gelen merhaba’lar, selam bebiş’ler, “koca mı arıyorsun?”lar, hatta zaman zaman haddini fena aşan mesajlar… Yani dışarıdan bakınca “lüks” gibi görünen o dolu DM kutusu, çoğu zaman bir konfor değil, bir karmaşa. Hatta bıkkınlık sebebi. Kadınlar genellikle bu mesajları silip geçiyor, ya da görmezden geliyor. DM’lerde flört değil, genelde baş ağrısı var.
Erkek cephesine gelirsek… Evet, çaba gerekiyor. Ve kabul edelim, erkeklerden sürekli bir “atılım” bekleniyor. İlk mesaj, ilk adım, ilk iltifat, ilk teklif. Hatta red edilme olasılığı da bonusu. Bu da elbette yorucu. Sosyal rollerin, yıllar içinde kodlanmış alışkanlıklarının bir sonucu bu. Ama “biz çabalıyoruz, kadınlar sadece seçiyor” gibi basitleştirilmiş bir bakış, hem haksız hem eksik.
Çünkü flört dünyasında herkesin başka bir mücadelesi var. Erkek için kabul görmek zor, kadın içinse samimi niyeti ayıklamak. Erkek, görünür olmak için savaş verirken; kadın, görünenden korunmaya çalışıyor. Birisi ilgisizlikten, öbürü ilgiden yoruluyor. Aslında herkes biraz yorgun, herkes biraz yalnız.
Ama bu yorgunlukları yarıştıralım derdinde değilim. Aksine, artık bu “kimin işi daha zor?” kıyaslarını bir kenara bırakmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü mesele yalnızca mesaj atmak ya da mesaj almak değil. Mesele, birini gerçekten anlamak. Ve işte bu, her cinsiyet için gerçekten zor.
Yine de bir şeyler değişiyor. Kadınlar artık daha rahat ilk adımı atabiliyor. Erkekler daha çok duygularını konuşabiliyor. Bu kırılmalar güzel. Belki zamanla, “DM kutusunda olmak” da bir statü göstergesi olmaktan çıkar, “insanca iletişim kurmak” daha değerli hale gelir.
Ve en önemlisi: flörtün altın kuralı hâlâ geçerli.
Ne yaparsan yap, içten ol. Çünkü hiçbir şey sahici bir tebessüm ve samimi bir “merhaba” kadar etkili değil.
İstersen bu yazının sonuna ufak bir anket veya okuyucu yorumu kısmı da ekleyebiliriz:
“Peki sizce flört dünyasında kimin işi daha zor?” gibi.