İletişim: 552 236 8146 -Araştırmacı Yazar

Zamanı Geldiğinde

Edebi

Hayatın bazı küçük anları, bize büyük şeyler öğretir. Elinizin altındaki bir eşya, yıllar önce yaşanmış bir olay ya da bir anda gelen bir hatıra… Bazen geçmişten bugüne sessizce köprüler kurar. Bugün sizlerle tam da böyle bir anı ve onun içinden süzülen farkındalığı paylaşmak istiyorum.

Yaklaşık altı yıl önceydi. Bir sergide el emeği ürünler satan genç bir kızla karşılaştım. Tezgâhındaki ürünler arasında, özenle yapılmış bir tablet kılıfı dikkatimi çekti. Renkleri, dokusu, sade ama zarif tasarımı… Her şeyiyle çok hoşuma gitmişti. Üstelik kılıfı yapan da, onu satan da aynı kişiydi: Üniversiteli bir öğrenci. Hem ürünü beğendiğim hem de ona küçük bir destek vermek istediğim için hiç düşünmeden satın aldım.

Fakat o zaman kullandığım tablet, kılıfa tam olarak sığmıyordu. Birkaç denemeden sonra kenara kaldırdım. “Belki ilerde kullanırım,” dedim kendi kendime. Ama o tablet zamanla hayatımdan çıktı, kılıf da evin bir köşesinde unutuldu gitti.

Geçtiğimiz günlerde yeni bir tablet aldım. O an hiç beklenmedik bir şekilde, yıllar önce aldığım o kılıf geldi aklıma. Hemen anneme söyledim, evin bir yerlerinden çıkardı, getirdi. Ve bu kez her şey yerli yerindeydi. Tablet tam oturdu içine. Ne büyük geldi, ne küçük. O an içimden gelen his şuydu: “Demek ki bu kılıf bu tablet içinmiş.”

Şimdi onu severek kullanıyorum. Elime her aldığımda sadece şık bir aksesuar değil, aynı zamanda sabrın ve zamanın kıymetini hatırlatan bir nesne tutuyorum aslında.

Hayat da biraz böyle değil mi zaten? Bazen bir şeyleri çok isteriz ama olmaz. Zamanını beklemeden zorlarız, yıpranırız. Oysa her şeyin bir vakti var. Bazen bir şeyin olmaması, onun hiç olmayacağı anlamına gelmez. Sadece biraz daha beklememiz gerekiyordur. Doğru zaman, doğru koşullar ve doğru biz… Bunlar bir araya gelince, en basit şey bile yerli yerine oturur.

Belki de mesele sadece sabretmeyi öğrenmektir. Ve unutmamak gerekir: Geciken bazı şeyler, geldiğinde en doğru hâliyle gelir.


error: İçerik korunmaktadır !!